Sille'de Müslüman nüfusun artışına paralel olarak cami sayıları da artmıştır. Bu camilerin çoğu 17. ve 18. yüzyılda inşa edilmişlerdir. Sille'de 1900'lerin başında 7 cami bulunmakta olup, bu günde bu camiler varlığını sürdürmektedir. Sillede yer alan camiler; Mezarkayası Camii, Karataş Camii, Çay Camii, Orta Mahalle Camii, Ak Camii, Kurtuluş (Mormi) Camii, Subaşı (Kâr-hâne) Camii'dir.
Sille camileri bu günkü görünümleri itibariyle genel olarak Erken Osmanlı Dönemi Mimari özelliklerine sahiptirler. Anahatlarını korumakla beraber, günümüze gelinceye kadar önemli müdahalelerle bir hayli değişikliğe uğradıkları anlaşılmaktadır.
Sille camilerinin mimari özellikleri birbirine benzemektedir. Hemen hemen hepsi moloz taştan inşa edilmiş, üst örtüsü ahşap direkli olup çatıları sonradan yapılmıştır. Camilerin çeşitli bölümlerinde ve süslemelerde ahşap malzemeler de kullanılmıştır.
Camiler genellikle üç sahından meydana gelmişlerdir. Bunlardan bazıları kıble duvarına paralel, bazıları da dik planda inşa edilmişledir. Ahşap hatıl ve sütunlara yükletilmiş ahşap tavanın örtü sistemi, düz damdır. Bunların bazıları sonradan kiremit veya çinko ile kaplı çatı altına alınarak kar ve yağmurdan etkilenmesi önlenmiştir. Kapı ve pencere kanatları; mihrap, minber ve vaaz kürsüsü, genellikle ahşaptandır; Ahşap tezyinatında "Eğri Kesim (Mail Kesim)" tekniği uygulanmıştır. Kapı ve pencereleri sade görünümlüdür. Mihraplarda, sülüs hat ile yazılmış Ayet'el-Kürsi'ye sık sık yer verilmiştir. Türk ahşap sanatının en güçlü tekniklerinden olan "Naht" işçiliği ile de birbirinden güzel eserler meydana getirilmiştir.
Karataş, Kurtuluş gibi, fazla mimari müdahaleye uğramamış camilerin, konumlarına göre birkaç cephesi, iki sıra pencerelidirler. Bu camilerde, kapının ve son cemaat mahallinin teraslı arazisinin gereği olarak genellikle doğuda oluşu; bu kısımdaki mihrapların ahşaptan çok sanatkârane yapılmış olmaları da, dikkatleri çeken özelliklerdendir.
Ak Cami
Ak Cami, Sille Ak Mahalle’dedir. R.1280/M.1864 yılında inşa edildiği düşünülmektedir. Yerinde daha önce bir cami olması mümkündür. 400 m² alanı olup, avlusu ile 590 m²’lik yüz ölçümüne sahiptir. Sille’nin en büyük camisidir. “Fevkani” inşa edilen caminin zemininde mektep ve müştemilatı olarak kullanılmış bir kat vardır. Bunun kapısı güneyde olup iki yüksek ahşap kanatlıdır. İçerisini bu cepheden üç pencere aydınlatır. Avluya açılan kapı ve pencereleri de vardır. Bunlar çeşitli onarımlar sırasında şekil, adet ve ebat değiştirmişlerdir. Güneydeki bir kapının üzerinde sülüs hatla yazılmış üç satır halinde şu kitabe bulunmaktadır. “İlâhî lütf u fazlından kerem babın küşad eyle. Bu caminin üstadını dü cihanda ber- murad eyle Bektaşoğlu Mehmet Usta ve oğlu Ahmet Usta Sene 1280”. Cami kareye yakın planda inşa edilmiştir. Üzeri ahşap hatıllara yükseltilmiş düz dam örtülü iken sonradan kiremitli çatıyla kapatılmıştır. Örtüyü içeride ahşap sütunlar taşır. Caminin iki avlu kapısı olup, biri doğuda diğeri ise kuzeydedir.
Tek şerefeli olan minaresi kuzeybatı köşesindedir. Avludan yüksekçe bir merdivenle son cemaat mahalline çıkılır. Buradaki taşlıktan, iki ahşap kanatlı genişçe bir kapıdan esas harim kısma intikal edilir. Bu kapının üzerinde besmele yazılı bir çini pano bulunmaktadır. Ayakkabı sahanlığı yukarıdaki üst mahfilin altındadır. Üst mahfil ahşap kafeslidir. Ortada yine ahşaptan zarif bir müezzin mahfili dikkati çeker. Caminin son cemaat mahalli doğu bitişiğindedir. Fazla geniş olmayan bu mekan, dikdörtgen revak halinde uzanmıştır. Doğusundaki avluya bakan kemerleri, tuğla ile örülüp, cam ile kaplanarak kapalı bir mekan haline getirilmiştir. Burasının da üzeri ahşap örtülüdür.
Mihrabı ahşap olup etrafı bitkisel motiflerle bezeli bordürlerle çevrilidir. Son onarımda büyük ölçüde yenilenmiştir. Üzerinde herhangi bir hat bulunmayan mihrabın alınlığına besmele-i şerif ile mihrap ayeti levhaları daha sonra yerleştirilmiştir. Minber, kapı pervazları, siperleri, meclisi ve bunun üzerini örten küçük kubbesi son derece güzel ahşap işçiliğine sahiptir. Camide iki ahşap kürsü vardır. Biri mihrabın hemen yanında sağında kıble duvarında olup palmetlerle süslenmiştir. Diğeri de doğu duvarına çekmece şeklinde yerleştirilmiştir. Mihrap, minber ve kürsüler yağlı boya ile boyanmıştır. Son cemaat mahallinin kuzeyde de tek kanatlı bir kapısı mevcuttur. Kuzey-güney doğrultusunda birbirine paralel olarak inen üç sahndan meydana gelmiştir. Ahşap sütun ve bunların taşımakta olduğu kalın sağlam hatıllarla belirlenen bu kısımlar, mekana huzurlu ve aydınlık bir görünüm kazandırmıştır. Ahşap sütunların damın hatıllarına kemer yardımıyla değil de doğrudan doğruya bağlanıldığı görülür. Çarşı camii olarak görev yapan Ak Camii, birbirinden nefis Sille işi hali, kilim ve seccadelerle döşelidir.
Ak Cami’nin onarımları günümüze kadar devam etmiştir. Kiremitli çatı ile kaplanması, son cemaat mahallinin avlu-ya bakan kemer aralarının tuğla ile örülerek kapalı bir mekan haline getirilmesi gibi ilâveler bunlardandır. Camiinin iç sıvalarının yenilenip boya ve badana yapılmasının yanı sıra, duvarları dış yüzlerinin önceleri yalın taş örgüsü görünürken kireç ve çimento sıva ile kaplanması gibi uygulamalar son yıllara aittir.
Karataş Camii
XIX. yüzyılda Cami-i Karataş adlı bir mahalle vardı. Büyük olasılıkla XVIII. yüzyılda inşa edilen cami etrafında zamanla bir mahalle kurulmuş mahalle adını bu camiden almıştır. Bu mahalle Sille’nin ünlü Müslüman mahallelerinden biridir. Bu gün sadece cami kalmış, çeşme ve yakınındaki mahaller yok olmuştur. Tepenin eteğinde yer aldığı için ön tarafı kalın ve sağlam duvarla kayalık arazideki duvarlara oturtulmak suretiyle inşa edilmiştir. Ön duvarında zarif bir çeşmesi vardır. Caminin batısındaki iki kanatlı, ahşap kapı ve sövesi dikkat çeker. Bu kapıdan küçük bir avluya girilir. Bu avlunun sağ köşesinde ahşaptan yapılmış harap bir minare mevcuttur. Solda görülen oda eski “mektep” yeridir. Avludan dört basamaklı taş bir merdivenle çıkılarak girilen bu mektep yerinin tabanı ahşap kaplamalı üstü düz dam ile örtülüdür. Son cemaat mahalli de bu avluya nazırdır. Ahşap sütunlara yüklenilmiş ahşap örtü sistemi, son cemaat mahalli ile bu cephesini tamamıyla muhafaza altına almış görünmektedir. Son cemaat mahallinde mihrap, Sille’nin diğer camilerinde olduğu gibi ahşap kaplamadır. Ajurlu olarak bordürlerle teşkil edilmiştir. Bitkisel motiflerin uyumla girerek meydana getirdiği süsleme bütün mihrabı çevreler. Bu mihrap da harap olmuştur. Sağ ve solunda vadiye nazır, demir şebekeli iki penceresi bulunmaktadır. Mihrabın batı yüzünde “Maşallah Hüseyin tamirat 1307” ibaresi okunur.
Caminin kapısı bu cephede olup iki ahşap kanatlıdır. Buradan bir ayakkabılığa girilmektedir. Karşıda ahşap unsurlarla yapılmış bir üst mahfil mevcuttur. Ayakkabılıktan bir ahşap merdivenle oraya çıkılır. Bu üst mahfilde kibar bir müezzin mahfili göze çarpar. Mihrap, minber ve vaaz kürsüsü ahşaptandır. Mihrap nişi gibi yan pervazları da ahşap kaplamadır. Mihrabı taçlandıran güzelliğe sahip tepelik de ahşap olup, bitki, dal ve yaprak motifleriyle süslüdür. Ortasında sülüs hat ile yazılmış istifli “Maşallah” panosu yer almıştır. Mihrabın diğer camilerden farkı Ayete’l- kürsi bordürünün bulunmayışıdır. Minber, merdiven şeklindedir. Basamakların arası boş olup “Meclis” kısmının üzerinde ahşap bir kubbecik vardır. Bunun üzerinde ay yıldızlı ahşap bir alem yer almaktadır. Minberin korkulukları ve kapı alınlığı ahşap ajurlarla süslüdür. Vaaz kürsüsü doğudadır. Duvara gelen ahşap paravananın üstündeki tepelikteki yazıyı Özönder, “Küllemâ dehale aleyhâ zekeriyya el-mihrab Musalli Mehmed Bey Vakıf sene 1395” şeklinde okumuştur. Mihraplarda yer alan bu ayetin doğudaki vaaz kürsüsünün paravana tepeliğinde bulunması, yeri ile pek uyum sağlamayışı bu ahşap parçanın bir başka camiden buraya getirilip yerleştirildiğini göstermektedir. Caminin tavanını dört adet ahşap direk yüklenmiştir. Bu direkler birbirlerine kemerlerle bağlanmış ve üzerleri sıvanmıştır. Caminin tabanı da ahşap kaplamadır. Doğu ve batı cephelerindeki pencereler örülmüştür. Mekânı, kıble duvarındaki yedi adet geniş pencere aydınlatmaktadır. Cami duvarlarının iç yüzü 60 cm yüksekliğindeki ahşap lambrilerle kaplanmıştır. XVIII. yüzyıl nahiye camilerinin en güzel ve en sanatlı örneklerinin başında gelen bu cami 2008 yılı içinde restore edilmiştir.
Kurtuluş / Mormi Camii
Mormi Camii diye de bilinen Kurtuluş Camii, Sille’nin kuzey batı yamacında Kurtuluş Mahallesi’ndedir. Bir zamanlar gayet mamur durumda iken zamanla terk edilmiş ve çevresinde birkaç ev kaldığı içinde fazla cemaati kalmamıştır. Caminin kapısı doğudadır. Kapıdan fazla geniş olmayan doğu batı yönünde uzanmış dikdörtgen planlı son cemaat mahalline girilir. Caminin tabanı ve tavanı ahşap olup kapının solundaki ahşap merdivenle üst mahfile çıkılır. Cami kuzey güney yönünde üç sahından meydana gelmiştir. Ahşap hatıllar üzerine oturan düz topraktan, daha sonra çinko ile kaplanmıştır. Ağır örtü sistemini içeride sütunlar yüklenmiştir.
Mihrap, minber ve vaaz kürsüsü ahşaptır. Mihrabın orijinalinde her hangi bir hat bulunmamaktadır. Alınlıkta görülen mihrap ayeti, çok sonra levha olarak asılmıştır. Minber, batı duvara bitişiktir. Kubbeciği zarif motiflerle süslenmiştir. Vaaz kürsüsü kıble duvarına monte edilmiş olup diğer camilerdeki kürsülere nazaran oldukça büyük ve geniştir. Doğu duvarının dış cephesinde sülüsle yazılan onarım kitabesinde “Maşallah 1209” bunun solunda “Sene 1258” şeklinde başka bir tamir yılı mala ucu ile yazılmıştır. Caminin ahşaptan yapılmış mihrabında 1258 tarihi, minberin de ise “yâ miftahe’l- ebvâb iftah lenâ hayrü’l- bâb ketebe el-Hâfız Hasan el-Hasnî mâşââllâh 1259” yazılıdır.
Cephelerindeki geniş pencerelerden gelen ışıkla, ferah ve asude bir havaya sahip bulunan caminin avize, şamdan, kandil, fener gibi aydınlatma araçları da hep kıymetli objelerdir. Elektrikle aydınlatılmakta olan camii içerisi, çoğu Sille işi olan halı, kilim ve seccadelerle döşelidir.
Mezar Yakası / Kayabaşı Camii
Mezar Yakası Camii de XIX. yüzyılda inşa edilmiştir. “Kayabaşı Camii”, diye de bilinen bu cami vadinin kuzey yakasında Sille’nin yukarı mahalleleri arasındadır. Etrafındaki mahalleler terk edilip yıkıldığı için cami de kendi mukadderatıyla baş başa kalmıştır. Son cemaat mahalli doğuda olup dört ahşap sütuna bindirilmiştir. Bu kısmın tavanı ve tabanı ahşap kaplıdır. Ahşap mihrap harap durumdadır. Kuzey doğuda bulunan iki kanatlı cümle kapısından girilince yukarıdaki mahfile çıkışı sağlayan ahşap merdiven görülür. Cami XIX. yüzyılda görülen lüzum üzerine doğu yönünde genişletilmiştir. Gerek tavan örtüsünden ve gerekse duvar örgülerinden de kolayca anlaşılan bu tek taraflı tevsi' ameliyesi üzerine mihrabı, kıble duvarına ortalayabilmek için, daha önce sağında bulunan pencere mihrap, eski mihrap yeri de pencere haline getirilmiştir. Caminin mihrabı, sütun ve tavan bağlantıları geçen asrın ilk yarısında alçı işi ile tezyin edilmiştir. Caminin minberi gibi vaaz kürsüsü de ahşaptandır. Vaaz kürsüsünün üstündeki sıvaya beyaz boya ile “Sâhibü’lhayrât Bektaş oğlu Mehmed Ağa” ibaresi yazılmıştır. Bunun H.1285/M.1868-1869 tarihini taşıyan benzeri bir ibare güzel bir sülüsle levha halinde bunun altında asılmıştır. Tarihî şamdan, kandil ve lâmbaların bulunduğu Mezaryakası Camiinin alt katında vaktiyle "İmam evi ve okul" olarak kullanılan bir müştemilatı bulunmaktadır. H.1233/M.1817-1818 yılında tamir edildiği kitabesinde yazılı bulunan tarihî bir çeşmenin de yanında bulunduğu cami bakıma muhtaç durumdadır .
Orta Mahalle Camii
Orta Mahalle Camii, adını bulunduğu mahalleden almıştır. 25 Zilkade 1305/04 Ağustos 1888’de mescit olduğu dönemde mescidin imamı Abdullah Efendi görevden alınmış yerine İbrahim Efendi atanmıştır. Mescit, daha sonraki dönemlerde cami haline getirilmiştir. Günümüze kadar birçok tamir görmüştür. Batıda bulunan iki kanatlı ahşap kapısından, önceleri son cemaat yeri olarak düşünülen, günümüzde ise kapatılarak harime dahil edilmiş bulunan bölüme girilmektedir. Buradaki ahşap bir merdivenle yukarıda yer alan mahfile çıkılmaktadır. Cami üç sahından oluşmaktadır. Ahşap kirişli tavan dört ahşap sütuna bindirilmiştir. Üç yöndeki çift sıra pencereler içeriyi aydınlatmaktadır.
Ahşap mihrap Ayete’l- kürsi yazılı bir bordürle çevrilmiştir. Burada farklı olarak Ayete’l- kürsi sonuna “Onlardan bir takımı cennette bir takımı cehennemdedir” anlamındaki ayetin eklenmesidir. Ahşap minberin kapısında “Sahibü’l- hayrât Berber Musa 1279 Allahümme yâ müfettiha’l ebvâb iftah lenâ hayre’l- bâb” ibaresi okunmaktadır. Ahşaptan yapılmış mihrap, minber ve sütunları da yağlı boya ile boyanmıştır. Mihrabın iki tarafında camiye vakf edildiklerini gösteren madenî şamadanlar dizilidir. Bunlar gibi, camiyi aydınlatmak üzere tavana asılmış muhtelif kandil ve lâmbalar da orijinal oldukları gözlenmektedir.
Subaşı / Kârhâne Camii
Subaşı Camii, Kârhâne Camii diye de anılır. Etrafı geniş bir bahçe ile çevrilidir. Yedi basamaklı bir merdivenle çıkılan cami 1.60 cm yükseklikte inşa edilmiştir. Güney doğusundaki avluda mağara şeklinde bir soğukluk vardır. Kuzey taraftaki avlusunda dokuz köşeli yek pare taştan oyma, dokuzgen musluklu bir havuz göze çarpmaktadır. Havuzu Ahmet Usta’nın Mehmet yaptırmıştır. Ortasında bir de mermer fıskiye bulunmaktadır. Cami daha büyük ebatta iken tamiratlarla küçülmüştür. Avlu kapısından girince solda küçük bir mezarlık görülür. Bu gün cenaze defnedilmeyen bu mezarlıkta camide görev almış bazı din görevlileri ve yakınlarının yanı sıra mahalle sakinlerinin de kabirleri bulunmaktadır. Sille’deki birçok ev ve dükkân Sultan Alaeddin Keykubat’ın vakıf gelirlerindendir. Subaşı Camii bu hükümdarın vakfettiği evler arasına yapılmıştır. Mabedin son cemaat yerini yan duvarlarla altı ahşap sütunun tuttuğu bir dam örter. Caminin kapısı üstünde kabartma olarak şu kitabe okunur: “Sâhibetü’l- hayrât Hacı Musa kızı Hadice ruhuna Fâtiha sene 1290”. Minberi ahşaptan yapılmıştır. Üstündeki çift vav harfinin altında Arapça “Allâh 1215 yâ miftahe’l- ebvâb iftahlenâ hayre’l- bâb” yazılıdır. Mihrabın üstünde “Amel-i Usta İsmail” yazılıdır. Bu usta, Cincioğullarından Bekir Ağa’nın babası olup Dımeşkî oğulları diye meşhurdur. Caminin ahşaptan minberi sülüs hat ile yazılmış Ayete’l- kürsi ile çevrilidir. Minber son yenilemeler ile büyük değişikliğe uğramıştır. Özönder’e göre minber, daha önceki camiden kalmış veya bir başka camiden getirilmiştir. Ahşaptan olan vaaz kürsüsünün yanlığında “Sâhibü’l- hayrât Deli Kadir hafîdi Ali” ibaresi okunmaktadır.
Çay Camii
Sille Deresi’nin güney kıyısında olmasından dolayı Çay Camii diye anılır. Etrafındaki dükkânların kapanmasından sonra bir mahalle camii görünümü almıştır. Önünde derenin iki yakasını bağlayan ve camiye geçit veren bir köprü mevcuttur. Cami, beş altı basamaklı merdivenle çıkılan yükseklikte inşa edilmiştir. Zemin kat mektep ve depo olarak kullanılmıştır. Son cemaat mahalli kuzeydedir. Ahşap sütunları yükseltilmiş ahşap örtülüdür. Giriş kapısı ahşap çift kanatlı olup iki tarafında birer büyük ve geniş pencere olup bunların üstünde üç küçük pencere daha yer almıştır. Kuzey güney doğrultusunda dikdörtgen planında inşa edilmiş olan cami 1976 yılında Silleli Halil İbrahim SAYAR, tarafından tamir ettirilmiştir. Minber, mihrap ve kürsüsü ahşaptandır. Mihrabiye ayeti onarımdan sonra Hüseyin ÖKSÜZ tarafından yazılmıştır. Duvar ve sütunlar pencere hizasına kadar ahşap lambri ile kaplanmıştır. Caminin önünde bir “Geysi Evi” varsa da kullanılmamaktadır. Bu caminin ahşap işçiliği Selçuklu ahşap işliğinin bir devamıdır.
Faydalanılan Kaynaklar :
Sarıköse, B. (2008). Osmanlı Döneminde Sille. (Doktora Tezi). Ulusal Tez Merkezi Arşivi. (235268).
Tapur, T. (2009). Konya’da Tarihi Bir Yerleşim Yeri: Sille. Türk Coğrafya Dergisi. Sayı 53: 15-30, İstanbul
Özönder, H. (1998). Sille (Tarih, Kültür, Sanat). Basılı Kitap. Konya